Çocuklar Okula Gitmeli İşe Değil..!
Dünyanın en iyi üniversitelerinden olan HARVARD'da 500 makale arasında, Türkiye'nin adını zirveye taşıyan lise öğrencisi Cemil Türk oldu.
Hava Harp Okulu'nda okuyan başarılı genç kızlarımız F16 savaş uçaklarının pilotu.
Dünyanın gördüğü en güzel eğitim projesi olan Köy Enstitülerinin yıl dönüm haftasını kutladığımız bu günlerde
TV haberindeki Abdurrahman Özkul'u yazmaya karar verdim.
Eğitim almış çocuklarımız ile eğitim eşitsizliğine uğramış Abdurrahman'ı analım.
Abdurrahman Özkul henüz 14 yaşındaydı. Okulunu, defterini, arkadaşlarını bırakıp bir atölyede çalışmaya başladı. Hayalleri yok muydu? Vardı elbette. Belki pilot olmak istiyordu, belki doktor, belki de sadece ailesinin karnını doyurmasına yardım etmek… Ama o artık hiçbir şey olamayacak. Çünkü çalıştığı atölyede kolunu bir makineye kaptırdı, omuz hizasından kaybettiği koluyla birlikte hayatını da kaybetti.
Biz bu ülkede çocukları gömmeyi ne zaman normalleştirdik?
Abdurrahman ölmedi, öldürüldü. Onu yoksulluk öldürdü. Onu eğitime erişememek, sosyal destek sistemlerinin çöküşü öldürdü. Onu denetimsiz atölyeler, göz yuman gözler, görmezden gelen yasalar, duyarsızlık öldürdü.
Çocuk işçiliği bir “kader” değil, bir cinayettir.
Her yıl binlerce çocuk ekonomik zorluklar nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalıyor. Ve bu çocuklar, yetişkinlerin bile zorlanacağı koşullarda çalıştırılıyor. Üstelik ne iş güvenliği var ne sosyal güvenceleri. Onlar çocuk değilmiş gibi davranılıyor, hatta bazen bir yük gibi görülüyorlar. Oysa onların tek yükü, sırtlarına erken yaşta bindirilmiş sorumluluklar.
Bir ülkenin çocukları, hayatlarının en güzel çağlarında çalışmak zorunda kalıyorsa; biz büyükler, “gelecek” dediğimiz o hayali çoktan çöpe atmışız demektir.
Devletin, yerel yönetimlerin, sivil toplumun ve her bir bireyin öncelikli görevi, çocukların hayatını korumaktır. Okulların kapısını açık tutmak kadar, atölyelerin kapısını çocuklara kapatmak da bir sorumluluktur.
Abdurrahman’ın ardından birkaç haber, birkaç sosyal medya paylaşımı yapacağız belki. Sonra unutacağız. Ama annesi unutmayacak. Babası her sabah eksik bir nefesle uyanacak. Ve başka çocuklar, başka atölyelerde aynı karanlığa çekilmeye devam edecek.
Unutmayalım:
Çocuklar çalışmak için değil, yaşamak için vardır.
Onlara borçlu olduğumuz tek şey, güvenli bir gelecek.