En düşük emekli aylığı 40 bin lira olmalı

BTP lideri programda açılım süreci, yeni anayasa ve ekonomiye ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Türkiye’nin ekonomik şartlarında en düşük emekli aylığının 40 bin lira olması gerektiğini ifade eden BTP lideri ‘Terörsüz Türkiye Süreci’yle ilgili olarak da toplumda bunun başka bir amaç için bir perde mi olduğu yönünde endişe olduğunu söyledi.

 

Hüseyin Baş şunları söyledi;

“Terörsüz Türkiye Projesi başka bir amaç için perde mi?”

Terörsüz Türkiye deniyor, silahların bırakılması deniyor. Bundan kim rahatsız olur? Türkiye'de terör olmamasından hiç kimse rahatsız olmaz. Endişe şu; bu bir amaç için bir gölge mi acaba,  bir perde mi acaba? Bunu dile getiren herkes de bu maksatla dile getiriyor. Çıkıyorlar, ‘Siz Türkiye'de terör olmamasını istemiyor musunuz?’ diyorlar. Türkiye'de terörün olmasını sizden önce biz istemiyoruz. Ne demek yani? Bu konuda millilikle ilgili siz bizi yargılayacak konumda olamazsınız ama kalkıyorsunuz yargılamaya çalışıyorsunuz. Böyle bir şey olmaz. Bu tamamen konuyu saptırma.

‘BOP’un hedefinde 23 İslam ülkesi var ama herkes 22 der kendini saymaz’

Küresel takvimi herkes biliyor. Nedir bu? Büyük Orta Doğu Projesi... Bu zaten yıllardır bu bölgede konuşuluyor ve ABD George Bush döneminde bunu deklarasyon olarak dünyaya tanıttı. Bu proje 22 İslam ülkesinin sınırlarının ve rejimlerinin değişmesi olarak tarif edilir. Aslında deklarasyon 23 İslam ülkesidir ancak bütün İslam ülkeleri bunu 22 İslam ülkesi olarak söyler. Hiç kimse kendini bu sınır içine koymaz, herkes diğerlerini sınır zanneder. Orta Doğu'da sınırların değişmesi, yönetimlerin değişmesi gibi düşünceler Amerika'da, küresel güçlerde, emperyalist güçlerde mevcut. Biz bunu biliyoruz. Dolayısıyla bu olmayacak olsa bile, bu bir hayal bile olsa sizin buna önlem almanız gerekiyor. Buna su taşımanız değil buna giden suyu, su kaynaklarını kesmeniz gerekiyor. Terörü engellemek nedir? Terörün finansmanını engellemektir. Bütün terörle mücadele uzmanları bugüne kadar Türkiye'de anlattılar bunu. Bunu da ilk defa benden duymuyor insanlar. Terörün finansmanını engelle, terörün insan kaynağını engelli. Şimdi eğer siz ‘Terörsüz Türkiye’ diyorsanız gidin terörün finansmanını engelleyin, terörün insan kaynağını engelleyin. Yoksa bu işin teröristle oturularak çözülebilecek bir şey olduğuna ben inanmıyorum.

“Yeni anayasaya karşı çıkanlar da cezalandırılacak mı?”

Bu bakış açılarını bir suçlama olarak yöneltiyorlar. Farkındaysanız Türkiye'deki bu hukuki süreçlerin sertleşmesi de ‘Terörsüz Türkiye’ söylemlerinden hemen sonraya denk gelen süreçler. O dönemde gazeteci kılıklı insanlar, ‘Sürece karşı çıkanlar cezalandırılacak’ dediler ve haklı da çıktılar, sürece karşı çıkanlar cezalandırıldı. Şimdi şunu düşünüyorum. Yeni anayasa deniyor. Acaba yeni anayasaya karşı çıkanlar da cezalandırılacak mı?

“Anayasayı neden değişmek istiyorsunuz ve yerine ne koyacaksınız?”

Anayasanın birçok maddesi zaten değiştirildi. Neyi değişmek istiyorsunuz? O kadar değiştiniz, değiştiniz, değişmeyen ne kaldı? Ben bunu hep şöyle örneklendiririm. Bugün kırtasiyede kira sözleşmesi satılır ya gidip anayasa taslak metni satılmış olsa değiştirilmeyen maddeler kalır orada zaten. Nedir? Barınma, gıda, eğitim, sağlık gibi devletin yükümlülükleri, hizmetleri. Şimdi o zaman anayasa konusunda iki soruyu hükümete sormamız lazım; Neden değişmek istiyorsunuz ve yerine ne koyacaksınız? İki soru da kapalı. Hatta yeni süreçte bunu sormak cezalandırılma sebebi olabilir tırnak içinde. Bunların cevabı yok. Şimdi böyle olmaz. Eğer siz ‘Terörist Türkiye’ deyip üstüne bir de ‘Yeni Anayasa’ dediğiniz zaman bunlarla ilgili soruları da kapatırsanız bunun adı demokrasi olmaz.

“Anayasa ona uymak istemeyeni kısıtlar”

Anayasadan rahatsız olanlar yüzde kaç? Televizyonlara çıkan hükümet yetkilileri dışında ben hiç duymadım. Anayasayla ilgili kimin niye bir derdi olsun? Anayasa insanların hayatında bir engel değil ki bilakis rahatlık. Anayasayı değişelim diyen İnsanların birçoğu da anayasayı okumamıştır. O yüzden ‘Neyi değişmek istiyorsunuz’ dediğinizde cevap alamıyorsunuz. Anayasa beni zorlamaz. Anayasa kimi zorlar? Yöneticiyi zorlar. Yöneticiyi kısıtladığı şeyler vardır;  Şunu yapmak zorundasın,  bunu hayata geçirmek zorundasın, bunu yerine getirmek zorundasın, şunu yapamazsın, insanların hürriyetini kısıtlayamazsın, insanların seyahat hürriyetini kısıtlayamazsın, basını kısıtlayamazsın, gösteri hakkını kısıtlayamazsın gibi. Değil mi? Bunlar kısıtlamak isteyen insan için kısıtlayıcı şeyler çünkü bunları yapmak istiyor ve anayasaya göre yapamıyor. Ama siz anayasadan rahatsız olur bunu değişirseniz bunları yapabilir hale gelebilirsiniz. Şu söylenir; darbe anayasası antidemokratik. Evet. Peki askeri bir anayasanın antidemokratik, sivil bir anayasanın demokratik olacağı ile ilgili bir kural, kaide var mı? Yok. Yani sivil bir anayasa daha antidemokratik olabilir.

“Bir emeklinin geçinebileceği para bugün Türkiye'de en az 40 bin liradır”

Bir emeklinin geçinebileceği para bugün Türkiye'de en az 40 bin liradır. Bu hayali bir rakam değildir ve bunun bugünkü karşılığı geçmişte verilmiştir emekliye. Bu paraların ödenmesi lazım. Diyeceksiniz ki nasıl ödenecek? O maden yasalarını çıkarmayacaksınız,  o firmalara o peşkeşler olmayacak, o garantili geçişler işte taahhütlü bilmem neler yapılmayacak. Bunun yerine emekli, işçi, memur desteklenecek. En önemli adımlardan biri tarım ve çiftçi, hayvancı. Çiftçi ve hayvancı desteklenecek. Ne ihtiyaçları varsa karşılanacak.

“Türkiye'nin ihtiyacı olan şey satın alma gücünün yükselmesi”

Biz ucuz bir şeyler yemeye çalışıyoruz halbuki biz pahalı bir şeyleri satın alabilmeyi konuşmamız lazım. Benim ekonomik perspektifim bir şeylerin ucuz olması değil. Pahalı olabilir. Çiftçi kazanır, üretici kazanır ama ben onu satın alabilirim. Buna ne denir? Satın alma gücünün yükselmesi. Türkiye'nin ihtiyacı olan şey satın alma gücünün yükselmesi. Bunu bir üretici grubunu ezerek, ithalatçıyı ezerek, ihracatçıyı ezerek elde etmek doğru değil. Bunu tüketiciyi güçlendirerek elde etmek doğru yöntemdir. Tüketici eğer rahatlıkla istediği mamule, istediği ürüne ulaşabilir duruma gelirse ekonomideki çarklar dönmeye başlayacak. Biz ekonomiyi çarkları döndürmeden nefes aldırmaya çalışıyoruz.

“Mehmet Şimşek'in yöntemleriyle bu konuları çözme ihtimali yok”

Ben bu hürriyeti nasıl elde ederim? Memur, emekli, işçi bu sınıflar yeterli miktarda parasını alabilirse bu enflasyonu yükseltmeyecek. Eski bir bakan geçenlerde ‘Eğer biz fazla verirsek 5 bin liralık kira 15 bin olur’ dedi. 5 bin liralık kira olduğunu zannediyorlar. Halktan o kadar kopulmuş ki ne piyasadan,  ne ekonomiden, ne vatandaşın halinden hiç haberi olmayan yöneticiler bu durumu çözmeye çalışıyor. Çözmeleri mümkün değil. Sayın Mehmet Şimşek'in kendi yöntemleriyle bu konuları çözme ihtimali zaten yok. Kendi cenabından bile, yandaş gazetelerden bile bayağı bir artık hedefe konulan bir durumda çünkü gerçekten millet isyan ediyor bu duruma.”

 

 

 

Edirne Enez’de bulunan ve 2500 yıl öncesine ait olduğu teşhis edilen iskelette gördüğü tipik bozukluk nedeniyle incelemeye alarak Miyotonik Distrofi hastalığı tanısı koyan, National Geographic'in Anadolu Sorumluluğunu yapan Adli Tıp Uzmanı Dr. Mehmet Görgülü, emin olmak için Liverpool’e gönderdikleri iskeletten haber geldiğini ve 2500 yıl önce yaşamış, 30’lu yaşlarda ölmüş iskeletin Miyotonik Distrofi hastalığı nedeniyle öldüğünü kesinleştirdiklerini belirtti.

 

 

İkincisi Diğeri 2500 yıl önceden Edirne, Enez'den bize bir iskelet geldi. 2500 yıl önce ölmüş. İskeleti ben incelediğimde tipinde bozukluklar gördüm.

Edirne'de bunda bir hastalık var, genetik hastalık olabilir diye. Ve biz onun analizini yaptık. Latince bir Ne hastalığın adı ne? Saratrofik distrofi diye doğumsal bir anomali. Tamam. Söylerim. Ondan sonra biz dedik ki ya dedik bu hastalığı bulduk ama bu hastalığı biz bulduk. Bunu bir de konfirme etmemiz lazım.

Bunun için de ben National Geographic'in Anadolu sorumluluğunu yapmıştım 3 yıl. Oradan tanıdığım insanlar var. Birisi Liverpool'da üniversiteden Haber diye birisi. Onunla yazıştım. Ya dedim: "Mark, böyle böyle bir durum var. Biz bunu yaptık ama doğru olduğuna dair teyit istiyoruz. Size göndersek materyali ki kazı başkanından da izni aldık bilimsel çalışma için. İznini de verdi hoca bize. Ve "Tamam." dedim. "Evet, gönder." dedi.

Yaklaşık 4-5 ay önce gönderdik materyali, kemik materyalleri. Biraz önce işte haber geldi. Evet, koyduğumuz teşhis doğruymuş. 2.500 yıl önce ölmüş birisinin gen hastalığını ortaya koydu. Vay! İki 2500 yıl önce. Artı, şimdi normalde bu kişi, bu hastalığa sahip olanlar ya anne karnında ölüyor ya doğar doğmaz ölüyor. En uzun yaşayan günümüzde bile 15'i 20'yi daha zor bulmuş. Bu 30 yaşında ölmüş. Ben sinirlendirme yaptım.

Yaşı 30. 30 yaşında öldüğüne göre, o dönem tıp mıtla doğru dürüst gelişmediğine göre dedik ya çok iyi bakıldı, çok iyi bir ailenin çocuğuydu. Yoksa bu gibi şeyler eski hatırlarda öldürülür ilkat garibesi denir. Veyahut da epigenetik Bunu sonra açıklarım istersen. Epigenetik dediğimiz farklı bir yapının etkisinden dolayı 30'una kadar yaşadı.