Habib Özfuruncu: Yüzyıllar Önceki Hoş Görü ve Anlayışı, Bu Günlerde de Aynı Şekilde Yaşatmak Başlıca Amacımız Olmalı
2011 yılında çıkan Kanun Hükmünde Kararname’yle azınlık vakıflarına ait gayrimenkullerin iadesi öncesinde de, Yeşilköy Halk Pazarı olarak bilinen alanın mülkiyeti için açtıkları davayı kazandıklarını söyleyen Yeşilköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Habib Özfuruncu, Bakırköy’ün 1949 yılında nahiye olduğunu, yol çalışmaları sırasında da Yeşilköy Serbesti Caddesi’nin bir kısmının Ermeni Vakfı’na ait olduğu tescillenen 351 Ada-6 Parsel’den alındığını, kalan 3.338,40 metrekare alanın da 49 yıllığına ‘Spor Alanı ve Hizmet Alanı’ olarak belediyeye devir edildiğini, sonrasında ise üzerine Yeşilköy Halk Pazarı’nın inşaa edildiğini söyledi.
1949’LARDAN BU GÜNE GELEN EKSİK BİR İŞLEM
Söz konusu alana 30 tane betonarme bina yapılırken, kimsenin ‘mezarlık alanına inşaat yapılıyor’ diye bağırmadığını söyleyen Özfuruncu, şimdilerde bu konuda çıkan haberlerin asılsız ve maksatlı olduğunu düşündüğünü ifade ederek, “Öncelikli vazifemiz, tarihimize ve ecdadımızın emanetlerine sahip çıkmaktır. Kim benim ölüme benden daha fazla sahip çıkabilir” diyerek, 1949 yılında ‘Hizmet Alanı’ olarak belirlenen ancak kayıtlarda ‘Mezarlık’ olarak geçen alanın, tapuda değiştirilmesi gereken cins değişikliğinin yapılmayışından kaynaklı hatanın bu günlere yansıdığının altını çizdi.
2009 yılında Yeşilköy Halk Pazarı’nın bulunduğu 3.338,40 metrekare arazinin vakfa ait olduğu gerekçesiyle belediyeye tapu tescil davası açtıklarını, 3 yıl süren hukuk mücadelesi sonunda Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından arazinin Yeşilköy Surp İstephanos Ermeni Kilisesi ve Okulu Vakfı adına tescil edilmesi kararının çıktığını, hemen ardından da zaten 5737 sayılı vakıflar kanunu ile de tüm azınlıklara ait mallarının iadesinin yapıldığını hatırlattı.
“MEZARLIK OLSAYDI YILLARDIR VERGİ ALINIR MIYDI?”
Söz konusu arazinin 1925'e kadar Ermeni Mezarlığı olarak kullanıldığına dair bilgilerin yanı sıra sonrasında başka bir mezarlığa nakledildiğine dair bilgilerinde bazı haberlerde yer aldığını vurgulayan Habib Özfuruncu, arazinin 1920 yılına kadar olan araştırmalarını yaptırdığını, Mezarlıklar Müdürlüğü, Tapu Kadastro Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı da dahil olmak üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan tüm kayıtlarını çıkardığını, tüm kurumların onayı ile mezarlık alanı olmadığını ispatladığını belirterek, “Mezarlık olsaydı yıllardır vergi alınır mıydı?” diyerek, devam etti.
Vakfın belediyeye her yıl arsa vergisi ödediğini söyleyen Özfuruncu; vergi ödediği ve üzerinde yapı bulunduğu halde, tapuda mezarlık olarak geçtiği için alanı ne yenileyebildiklerini, ne de yıkıp inşa edebildiklerini söyleyerek, “Bakanlıktan aldığımız onayla 1949 yılından beri yapılması gereken cins değişikliğini 10 Eylül Cuma günü yapılan meclis toplantısında tüm siyasi parti temsilcilerimizin onayı ile nihayetlendirdik” dedi.
“YARDIM EDİLEN DEĞİL, YARDIM EDEN BİR VAKFA DÖNMENİN HAYALİNİ KURUYORUZ”
Yıllardır Surp Stepanos Ermeni Kilisesi Vakfı’nı yardım edilen bir kurum olmaktan çıkarıp yardım eden bir vakfa dönüştürme hayali kurduklarını, vakfın hemen bitişiğindeki Yeşilköy Ermeni İlköğretim Okulu’nda 300 öğrencinin eğitim gördüğünü, sorumluluk bilinci gelişmiş, kendini geliştirme isteğiyle dolu, iletişim becerilerini kullanabilen, öğrenmeyi temel gereksinim olarak kabul eden, katılımcı bireyler yetiştirmeyi misyon edindiklerini belirtti. Geleceğin mirasçısı çocukları sevgi, saygı ve güven ortamında kişilikli, kendini tanıyan ve ifade edebilen, öz saygısı gelişmiş; dilini kullanabilen kültürünü yakından tanıyan, bilim ve teknolojiyi takip eden bireyler olarak üst öğrenim kurumlarına hazırlamayı vizyon edindiklerini söyledi.
Söz konusu alanın, son günlerde ‘İmara Açıldı’ gibi söylemlerle gündeme taşınmasının kendisini derinden yaraladığını belirten Habib Özfuruncu, “Yüzyıllar önceki hoş görü ve anlayışı bu günlerde de aynı şekilde yaşatmak başlıca amacımız olmalı” diyerek konuşmasını tamamladı.