UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ!
Bakırköy Kent Savunması, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıl dönümünde yine Özgürlük Meydanı’nda basın açıklaması düzenledi. Kötü hava koşullarına rağmen çok sayıda bileşenin katıldığı açıklamaya depremzede Hatice Kahraman ve depremde yakınları yitiren Meryem Karaçay’da katılarak birer konuşma yaptı. Afet Dayanışma Ağı adına Özgür Taşdemir ve Türkiye İşçi Partisi adına yapılan açıklamaların ardından Mahalle Afet Gönüllüleri Derneği İstanbul Ekibi adına konuşan AFAD’da orta seviye arama kurtarmacı da olan Kartaltepe Mahalle Muhtarı Didem Koryürek Armutlu konuştu.
Koryürek Armutlu, deprem sabahına uzun uzun çalan telefonla uyandıklarını, MAG AME ekibi olarak haber aldıktan 15 dakika sonra yola çıktıklarını ve Gaziantep Islahiye’ye ilk giren 33 kişilik arama kurtarma ekibi olarak yerle bir olan bir kent gördüklerini söyledi.
“İnsanlar enkaz altındaydı, enkazların üstünde ise çaresizlik vardı” diyen Koryürek Armutlu, o günlerde yaşadıkları büyük çaresizliği anlatacak kelimenin dahi icat edilmediğini belirterek, konuşmasına şöyle devam etti.
AFAD YETİŞEMEDİ, YETMEDİ…
İlk 3 gün askerler, madenciler, Kızılay, yemek, çadır, su hiç bir şey yoktu. AFAD yetişemedi, yetmedi. 9 gün enkazlarda çalıştık. Sonrasında Hatay Defne'ye gittik. Orada da durum aynıydı, Hatay yoktu!
Kurtardığımız her can tesellimiz, dokunduğumuz herkes umudumuz oldu. Burada da insanlar her ilde, her ilçede, her mahallede inanılmaz bir dayanışma gösterdiler. İki battaniyesi olan birini verdi. Muhtarlığımız sabahlara kadar açıktı. Tam 9 kamyon yardım malzemesi gönderdik bölgeye ve tam 6 yıldır gönüllü olarak işimizden, ailemizden zaman çalarak Mahalle Afet Gönüllüleri çalışması yapıyoruz. 36 saatlik ücretsiz eğitim veriyoruz sadece yaşamak ve yaşatmak için.
Bugün MAG’larımız da burada. Hepsi ile gurur duyuyorum. Enkazlarda omuz omuza çalıştığım acil müdahale ekibinden yol arkadaşlarımın hepsinin yüreğine sağlık. Yani dostlar bizler arama kurtarmaca olarak da, STK’lar olarak da, halk olarak da elimizden geleni yaptık, yapmaya çalışıyoruz.
Elinden geleni bırakın görevini yapmayanlar kimler bilin bakalım. Ve aradan 2 yıl geçti. 2 yılda depremzedelerin payına acı, yıkım, gözyaşı, toz ve adalet mücadelesi düştü. 53.735 canımızı yitirdik. Tek bir kamu görevlisi yargılanmadı. 1491 dava açıldı sadece 189 kişi ceza aldı. Müteahhitler ellerini kollarını sallayarak gittiler.
200 BİN İNSAN 2 YILDIR KONEYNIRLARDA YAŞIYOR
Hatta Maraş'ta 1400 kişiye mezar olan Ebrar Sitesi’nin müteahhiti ve yakınlarına kura ile evler verildi. İban atıldı, çadır satıldı, sela dinletildi, internet daraltıldı, söz verilen konutların sadece üçte biri teslim edildi. Hatay'da 200 bin insan iki yıldır konteynırlarda yaşıyor.
Siz hiç konteynırlarda kaldınız mı? Ben kaldım. Kışın ısınmaz, yazın soğumaz. 21 metrekarelik kutuları 2 yıldır ev yapmaya çalışıyor insanlar. 2 yıl sonra bugün Hatay'da protokole yol yapıldı. Depremzedeler göz altına alındı.
Unutmak mı? En zor günümüzdeki yalnızlığımız, o büyük çaresizliğimiz nasıl unutulur?
Canımızı, canlarımızı hiçe sayan o korkunç rant düzeni ve o düzenin kurucuları nasıl affedilir? Tüm bunlarla nasıl helalleşilir?
Her afette biz ölüyoruz dostlar. Oluk oluk ölüyoruz. Akın akın ölüyoruz. Depremde, selde, yangında hep biz ölüyoruz.
ADALET VAR MI?
Önümüzde beklenen İstanbul deprem mi var ve biz Hatay'dan daha beter olacağız. İstanbul'da 99'dan bu yana tam 40 milyon dolar deprem vergisi toplandı. Peki şimdi soralım; bizim afetle ilgili etkin bir mevzuatımız, bütünleşik ve güçlü bir kurumsal yapılanmamız, rant’ı bırakıp afeti önceleyen bir ekonomimiz ve bunları yapacak kararlı, vicdanlı ve liyakatlı yöneticilerimiz var mı? Tam da bu yüzden ülkemizde adalet var mı?
Biz farklılıklarımıza rağmen yan yana durup mücadele etmezsek ölmeye devam edeceğiz.
Biz bir araya gelip hayatlarımızı, canlarımızı hiçe sayan bu rant düzenini değiştirmezsek ölmeye devam edeceğiz!
Hiçbirimiz tek başımıza kurtulmayacağız. Ölmemek için öfkemizi ve inadımızı diri tutup bir arada mücadele edeceğiz, başka yolumuz yok!
UNUTMAYACAĞIZ!
Konuşmaların ardından Bakırköy Kent Savunması adına basın açıklaması yapan Eşsözcü Zuhal Kaygısız’da şu ifadeleri kullandı.
Her ne kadar gerçekleri gizlemek isteseler de biliyoruz ki on binlerce canımızın ölümünün sebebi kâr hırsıyla yüz binlerce liraya satılan depreme dayanıksız çürük binalardır. Yıkılan binlerce binanın enkazından yükselen yardım çığlıklarını unutmayacağız!
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen on binlerce canımızı kaybettiğimiz, milyonlarca yurttaşımızın hayatını derinden etkileyen depremi unutmadık.
Yerel yöneticiler deprem yönetmeliğine aykırı bu yapılara ruhsat vermeseydi, her seçim dönemi yeni bir imar affı çıkarmasaydı, bugün on binlerce insanımız aramızda olacaktı. Deprem sonrası ise sayamayacağımız kadar aksaklık yaşandı.
AFAD arama kurtarma ekiplerinin yetersizliği, personel sayısının azlığı, iş makinalarının yetersizliği, kriz merkezlerinin kurulamaması, depremin üzerinden yetmiş iki saat geçmesinden sonra bölgeye ulaşılması bütün bu can kaybını büyük ölçüde arttırdı. Deprem sonrasındaki saatlerde, enkaz altında kalanların soğuktan donarak öldüğünü unutmadık, unutmayacağız!
DEPREMİ BİLE FIRSATA ÇEVİRDİLER!
Sadece AFAD değil, Kızılay binlerce insan molozlar altında can çekiştiği sırada elindeki çadır stoklarını satmakla meşguldü. Deprem yaralarını sarması gereken Kızılay fırsatçılık yaratarak, tüm değerleri hiçe sayarak tüm kurumların içlerinin boşaltıldığını gösterdi bizlere. Depremi bile fırsata çeviren ahlaksızları unutmayacağız!
6 Şubat depremi Türkiye için son bir uyarı, bir çağrı idi. Kurumların çalışabilmesi, hukukun üstünlüğünü gözeten, liyakatli, şeffaf ve hesap verebilen bir yönetim mekanizması oluşturulmalıdır. Hiçbir felakette hesap vermeden koltuklarında oturanları affetmiyoruz!
6 Şubat depreminde hayatını kaybeden yurttaşlarımızı bir kez daha saygı ve özlemle anıyor, aynı ihmaller nedeniyle bir daha aynı acıları yaşamamak için kaybedecek bir günümüzün bile olmadığını hatırlatıyor, kaybettiğimiz onbinlerce can için gerçek suçlulardan hesap soruyoruz!