“YEGÂNE-İ ZAMAN: AHMET CEVDET PAŞA” SEMPOZYUMUNUN ÜÇÜNCÜ OTURUMU GERÇEKLEŞTİ!

Zeytinburnu Kültür Sanat, kültür tarihimizin önemli isimlerini anmaya devam ediyor. Devlet adamlığının yanı sıra hukukçuluğu, tarihçiliği ve ilim adamlığıyla da bilinen Ahmet Cevdet Paşa’nın çok yönlü karakteri Zeytinburnu Kültür Sanat’ta hatırlanıyor. İki günü kapsayan sempozyumda üçüncü oturum gerçekleşti. 25 Ekim Cumartesi gününün ilk tebliğlerini içeren oturum 10.30’da yapıldı. Ş. Tufan Buzpınar’ın başkanlık ettiği oturumda Arzu Güldöşüren, Kübra Fettahoğlu, Filiz Dığıroğlu ve Kahraman Şakul konuşmacı olarak yer aldı.

“Ahmet Cevdet Paşa’nın entelektüel kökenleri sistematik şekilde incelenmedi.”

Arzu Güldöşüren, “Arşiv ve Anlatı Arasında: Ahmet Cevdet Paşa’nın Yenilikçi Hocaları” adlı sunumunda Ahmet Cevdet Paşa’nın entelektüel kökenlerinin sistematik bir şekilde incelenmediğinden söz etti:

“Ahmet Cevdet Paşa’nın devlet adamlığının, hukukçuluğunun, tarihçiliğinin üzerinde çok duruluyor. Literatürde bunlar var. Ama onun entelektüel kökenlerini ve bu kökenlerin anlatı yoluyla nasıl yeniden kurulduğunu sistematik bir şekilde inceleyen çalışma bulunmuyor. Bu eksiklik, Ahmet Cevdet Paşa’nın hem anlatı öznesi hem de arşiv figürü olarak modern Osmanlı düşüncesindeki yerini anlamamızı güçleştiriyor. Ahmet Cevdet Paşa’nın hocalarına dair anlatıları, sadece bir biyografik aktarım değil, geçmişin anlamını yeniden kuran bir hafıza pratiği.”

“Lütfi Efendi’nin Ahmet Cevdet Paşa’ya bazı eleştirileri var.”

Kübra Fettahoğlu, “Tarihçi Bir Bürokrat Olarak Ahmet Cevdet Paşa’nın Otobiyografisini Eleştir(ebil)mek” adlı tebliğinde Lütfi Efendi’nin Tezâkir’e yaptığı eleştirileri odağına aldı:

 “Lütfi Efendi’ye göre Ahmet Cevdet Paşa, 40. tezkerede hayat hikâyesini kendine övgü olarak inşa etmiş. Otobiyografi ile ilgili genel kanaati de budur. Ahmet Cevdet Paşa’nın hayat hikâyesini anlatırken içinde bulunduğu bazı olaylardaki rolünü fazla öne çıkardığını biliyoruz. Lütfi Bey de bunun farkında. Lütfi Bey’in kitaba düştüğü notlardan da bunu anlıyoruz.”

“Yasaklanan kitabı ile ilgili Ahmet Cevdet Paşa sessiz kalıyor.”

Filiz Dığıroğlu “Cevdet Paşa Matbu Telifatının Yayınlanma ve Yasaklanma Süreçleri” adlı sunumunda Kısas-ı Enbiya’nın basın ve yayın sürecine odaklandı:

 “Ahmet Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiya’sının 7. ciltten 12. cilde kadar yayımlanması söz konusu olmuyor. Cevdet Paşa yine de yazmaya devam ediyor. Kendisi de neden yasaklandığı ile ilgili sessiz. Daha ilginci, kızı Fatma Aliye ondan da sessiz. Fatma Aliye babasının mirasını takip eden biri. Onun da sessiz kalması olayı daha ilginç hale getiriyor. Bu da acaba projeksiyonu içerikten ziyade bu kararı verenlere ve bu kararı vermeye meylettirenlere yöneltsek mi, sorusunu akla getiriyor.”

“Ahmet Cevdet Paşa, ‘yeni’ kavramına değer veriyor.”

Kahraman Şakul “Tarih-i Cevdet’te Osmanlıların Modern Diplomasiyi Keşfi” adlı sunumunda dönemin anlayışı ve Ahmet Cevdet Paşa’nın tarihe bakışı ile ilgili bilgi verdi:

 “Ahmet Cevdet Paşa, Fransız Devrimi sonrasını Tarih-i Cedid olarak anıyor. Buradan yeni kavramına ne kadar değer verdiğini anlayabiliriz. Onun anlatısına göre 1789’den sonra artık yeni bir tarih var. Fakat yeniden kastı burada her zaman olumlu değil. Bu durum Osmanlı belgelerine politika kavramı üzerinden yansıyor. Orijinal anlamından bağımsız olarak Avrupa devletlerinin birbirini kandırması, hile, yalan dolan anlamında kullanılıyor. Osmanlı belgelerindeki bu retorik Tarih-i Cevdet’e de yansıyor.”