Ancak bu kez dünyanın dört bir yanından yükselen tepkiler ve Filistin devletinin tanınmasına yönelik artan destek, Netanyahu’nun yalnızlığını ve insanlıktan kopuk siyasetini gözler önüne seriyor.

Son aylarda Fransa, Belçika, Portekiz ve İngiltere gibi birçok Batılı ülke Filistin’i resmen tanıdı. Avrupa Birliği ise işgalci siyonist rejimin Gazze’de sürdürdüğü katliam ve Batı Şeria’daki saldırılar nedeniyle yeni yaptırım paketleri hazırlıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi Netanyahu hakkında insanlığa karşı suçlar işlediği gerekçesiyle tutuklama emri çıkarırken, BM’nin en yüksek yargı organı da Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasını görüşmeye devam ediyor.

Bu ağır suçlamalara rağmen Netanyahu, BM’ye giderken kendisini eleştiren liderlere hakaret ederek, Filistin halkının meşru devlet talebini "teröre ödül" olarak niteledi. Gazze’de on binlerce sivilin ölümünden sorumlu olan siyonist Netanyahu “Ürdün’ün batısında Filistin devleti olmayacak” dedi.

Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump dahi ilk kez işgalci siyonist rejimin Batı Şeria’yı ilhak etmesine izin vermeyeceğini açıkladı. siyonist Netanyahu’nun kabinesi ise işgali derinleştirecek yeni yasa dışı yerleşim projelerini onaylamayı sürdürüyor.

Netanyahu’nun konuşması, uluslararası arenada soykırımcı politikaların ve insanlık dışı söylemlerin giderek daha fazla tecrit edildiğinin açık göstergesi olarak değerlendiriliyor.