İletişim Başkanı, Türkiye’nin Kovit-19 salgınındaki mücadelesini Washington Times için kaleme aldı

20.05.2020 - 18:40, Güncelleme: 10.11.2023 - 04:47
 

İletişim Başkanı, Türkiye’nin Kovit-19 salgınındaki mücadelesini Washington Times için kaleme aldı

İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Washington Times için kaleme aldığı “Türkiye’nin stratejisi Kovid-19 salgınının seyrini değiştirdi“ başlıklı makalede, dünyanın koronavirüse en çok kurban veren ülkesi ABD’ye Türkiye’nin başarı sırlarını anlattı.
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde sağlık sektörüne ciddi yatırımlar yaptığını ve tüm vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşmasını sağladığını belirten Altun, “bu yatırımların karşılığını son süreçte gördük” ifadelerini kullandı.   İletişim Başkanı Altun, Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın şahsen yönettiği salgınla mücadele  kapsamında günlük  test sayılarının artırıldığını, iş dünyasına ve dar gelirli vatandaşlara nakit ve kredi desteklerinin sunulduğunu ve önlemlerin katı biçimde uygulanarak salgının kontrol altına alındığını ifade etti.   Makalede, Türkiye’nin salgınla mücadelede Suriyeli sığınmacılardan yabancı ülkelere kadar uzanan geniş bir yelpazede ihtiyaç sahiplerine tıbbi malzeme yardımında bulunduğu  vurgulandı.   Türkiye’nin uluslararası hava trafiğinin önemli merkezlerinden biri olması ve coğrafi konumunun getirdiği risklere rağmen pandemi sürecini çok iyi yönettiğini ifade eden Altun,  uluslararası topluma “Türkiye’nin başarısının örnek  alınması gerektiği” mesajı verdi.   İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Washington  Times gazetesinde yayımlanan makalesinin tam metni aşağıdaki gibidir:   Türkiye’nin stratejisi Kovid-19 salgınının seyrini değiştirdi   Türk devleti, evrensel sağlık hizmetlerini tüm vatandaşlarına ücretsiz olarak sunuyor.  Zamanında sağlık altyapımıza yaptığımız yatırımların karşılığını son süreçte gördük.   Attığımız adımlarla salgının gidişatını tersine çevirmeyi başardık. Yeni vakaların artış hızı, ilk vakanın tespit edildiği Mart ayı başından bu yana en düşük seviyesine geriledi. Her gün hastanelerden taburcu olan vatandaşlarımızın  sayısı, yeni vakaların sayısını aşıyor.   Yine de bazıları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı krizi yönetemediği gerekçesiyle eleştiriyor. O yüzden birlikte somut verileri gözden geçirelim:   Sağlık alanında gerçekleştirdiğimiz reformlar ve yatırımlar neticesinde daha çok insanın  sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesinin yolunu açtık.   Sağlık ordularına yatırım yapıp, yeni hastaneler açan Türkiye, Koronavirüs pandemisinden önce bile nüfus yoğunluğunun en  yüksek olduğu yerlerde 10 yeni hastanenin planlamasını yapmıştı. Neticede sağlık sistemimiz, başka ülkelerde olduğu gibi ezici bir baskıyla karşı karşıya kalmadı.   Aynı zamanda Türkiye, gerçekleştirilen test sayılarına göre dünyada ilk 5’e girdi. Test ve vaka sayılarının doğru orantılı olduğunun bilinciyle, çok test yaptığımız için enfeksiyon sayılarımızın kısa bir süreliğine yüksek seyredebileceğini   kabul  ettik. Ancak çok sayıda test yapmadan salgını kontrol  almanın başka bir makul yolu  yoktu.   Salgının iş dünyasına ve hanelere etkisini azaltmak amacıyla hükümetimiz borç ödemelerini öteleyerek, bazı vergileri düşürdü. Ayrıca tüm şirketler için 36 aya varan vadelerle, ödemeleri daha sonra başlayacak faizsiz kredi olanağı sağladık.         Bunlara ek olarak ailelere doğrudan nakit yardımı gerçekleştirdik. İş dünyasına yönelik 100 milyar liralık bir destek paketi açıklayan hükümetimiz, Türkiye Varlık  Fonu’nun zor durumda kalan özel şirketleri satın almasını kolaylaştıracak bir plan üzerinde çalışıyor. Elbette bizi eleştirenler, bu gerçekleri görmek istemiyor.   Aynı şekilde bizi eleştirenler, milletimize sağlık hizmetlerini ücretsiz verdiğimizi gözardı ediyor. Oysa birçok uzmana  göre virüsle mücadelenin etkin biçimde sürdürülmesi için bunun yapılması gerekiyor. Ücretsiz ve evrensel sağlık sistemi olmayan ülkeler ciddi dezavantajlarla karşı karşıya kalıyor.   Biz 2003 yılından itibaren sağlık  alanında reformlara imza atarak, bölgemizde ücretsiz sağlık hizmeti sunan az sayıda devletten biri hâline geldik. New England Journal of Medicine dergisinde de ifade edildiği üzere, Türkiye “sağlık alanında büyük eşitsizlikleri  ortadan kaldırarak tüm vatandaşlarını finansal  risklerden koruyacak iddialı bir sağlık reformu gerçekleştirdi. On yıl içinde sağlık hizmetleri evrensel ihâle   gelerek önemli iyileştirmeler yapıldı.”   Aynı zamanda sosyal mesafe kurallarını ciddiye alıyoruz. Tüm uluslararası uçuşları iptal ederek, iç hat uçuşlarını kısıtladık. Okulları, kafeleri ve restorantları kapatarak,  toplu ibadetleri durdurduk.  Ayrıca büyük şehirlerimizde hafta sonları sokağa çıkma kısıtlaması uygulayarak salgını kontrol altına alıyoruz.   Türkiye, virüste etkilenen ülkelerle seyahatleri kısıtlayan ve nihayet tamamen durduran ilk ülkelerden bir  oldu. Uçuşlar iptal edilmeden önce hemen yolcuları kontrolden geçirerek, semptom gösterenleri havalimanlarında tespit etmeye çaba gösterdik.   Ülkemiz, insanları hastalıktan korumaya çalışırken hangi ülkeden geldiklerine göre bir ayrım gözetmedi. Yunanistan’la kara sınırımıza bekleyen birçok Suriyeli sığınmacıyı geri getirerek  virüsün yayılmasını engelledik.  Ayrıca mülteci kamplarında ve Suriye’nin kuzeyindeki  yerlerinden edilmiş  insanlar nezdinde gerekli önlemleri aldık.   Koronavirüs salgınıyla kısıtlı kaynaklarla mücadele ederken, mücadelenin kolektif olduğunu ve hiçbir ülkenin  bu süreçte yalnız bırakılmaması  gerektiğini ifade ettik. Bu itibarla Türkiye, aralarında İtalya, İspanya, İran, Kosova, BosnaHersek,  Sırbistan,  Karadağ ve Kuzey Makedonya’nın olduğu birçok ülkeye yardımda bulundu.   Aynı zamanda yüksek risk grubunda yer alan büyüklerimize özel ihtimam gösterdik. 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımızın hareketliliğine kendi güvenlikleri açısından kısıtlama getirerek; yerel makamların, onların ihtiyaçlarını karşılamasını sağladık. Ne büyüklerimizi ne de gençlerimizi bu süreçte unutmadık.   Hatta daha da ileri giderek, salgın döneminde sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını bile karşıladık. Attığımız tüm adımlar, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda ve salgınla mücadelede benimsediğimiz insan odaklı ve insani yaklaşım çerçevesinde atıldı.    Türkiye’nin Kovid-19 salgınıyla   mücadelesinin ve bu süreci nasıl doğru şekilde yönetebildiğinin incelenmesi çok önemlidir. Avrupa ve Asya kıtaları arasında geçiş noktası olan Türkiye, virüs nedeniyle ciddi kaygı duyulan İran ile komşudur. Ayrıca İstanbul Havalimanı, dünyanın en çok trafiğe sahip meydanlarındandır.   Tüm devletler, bugün ve önümüzdeki yıllar boyunca kriz yönetimleri hakkında sorgulanmaya açık olmalıdır. Bu süreçte neyin yanlış gittiğini ve gelecekte benzer salgınların nasıl  önlenebileceğini düşünmeye başlamak zorundayız.”  
İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Washington Times için kaleme aldığı “Türkiye’nin stratejisi Kovid-19 salgınının seyrini değiştirdi“ başlıklı makalede, dünyanın koronavirüse en çok kurban veren ülkesi ABD’ye Türkiye’nin başarı sırlarını anlattı.

Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde sağlık sektörüne ciddi yatırımlar yaptığını ve tüm vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşmasını sağladığını belirten Altun, “bu yatırımların karşılığını son süreçte gördük” ifadelerini kullandı.

 

İletişim Başkanı Altun, Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın şahsen yönettiği salgınla mücadele  kapsamında günlük  test sayılarının artırıldığını, iş dünyasına ve dar gelirli vatandaşlara nakit ve kredi desteklerinin sunulduğunu ve önlemlerin katı biçimde uygulanarak salgının kontrol altına alındığını ifade etti.

 

Makalede, Türkiye’nin salgınla mücadelede Suriyeli sığınmacılardan yabancı ülkelere kadar uzanan geniş bir yelpazede ihtiyaç sahiplerine tıbbi malzeme yardımında bulunduğu  vurgulandı.

 

Türkiye’nin uluslararası hava trafiğinin önemli merkezlerinden biri olması ve coğrafi konumunun getirdiği risklere rağmen pandemi sürecini çok iyi yönettiğini ifade eden Altun,  uluslararası topluma “Türkiye’nin başarısının örnek  alınması gerektiği” mesajı verdi.

 

İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Washington  Times gazetesinde yayımlanan makalesinin tam metni aşağıdaki gibidir:

 

Türkiye’nin stratejisi Kovid-19 salgınının seyrini değiştirdi

 

Türk devleti, evrensel sağlık hizmetlerini tüm vatandaşlarına ücretsiz olarak sunuyor.  Zamanında sağlık altyapımıza yaptığımız yatırımların karşılığını son süreçte gördük.

 

Attığımız adımlarla salgının gidişatını tersine çevirmeyi başardık. Yeni vakaların artış hızı, ilk vakanın tespit edildiği Mart ayı başından bu yana en düşük seviyesine geriledi. Her gün hastanelerden taburcu olan vatandaşlarımızın  sayısı, yeni vakaların sayısını aşıyor.

 

Yine de bazıları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı krizi yönetemediği gerekçesiyle eleştiriyor. O yüzden birlikte somut verileri gözden geçirelim:

 

Sağlık alanında gerçekleştirdiğimiz reformlar ve yatırımlar neticesinde daha çok insanın  sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesinin yolunu açtık.

 

Sağlık ordularına yatırım yapıp, yeni hastaneler açan Türkiye, Koronavirüs pandemisinden önce bile nüfus yoğunluğunun en  yüksek olduğu yerlerde 10 yeni hastanenin planlamasını yapmıştı. Neticede sağlık sistemimiz, başka ülkelerde olduğu gibi ezici bir baskıyla karşı karşıya kalmadı.

 

Aynı zamanda Türkiye, gerçekleştirilen test sayılarına göre dünyada ilk 5’e girdi. Test ve vaka sayılarının doğru orantılı olduğunun bilinciyle, çok test yaptığımız için enfeksiyon sayılarımızın kısa bir süreliğine yüksek seyredebileceğini   kabul  ettik. Ancak çok sayıda test yapmadan salgını kontrol  almanın başka bir makul yolu  yoktu.

 

Salgının iş dünyasına ve hanelere etkisini azaltmak amacıyla hükümetimiz borç ödemelerini öteleyerek, bazı vergileri düşürdü. Ayrıca tüm şirketler için 36 aya varan vadelerle, ödemeleri daha sonra başlayacak faizsiz kredi olanağı sağladık.      

 

Bunlara ek olarak ailelere doğrudan nakit yardımı gerçekleştirdik. İş dünyasına yönelik 100 milyar liralık bir destek paketi açıklayan hükümetimiz, Türkiye Varlık  Fonu’nun zor durumda kalan özel şirketleri satın almasını kolaylaştıracak bir plan üzerinde çalışıyor. Elbette bizi eleştirenler, bu gerçekleri görmek istemiyor.

 

Aynı şekilde bizi eleştirenler, milletimize sağlık hizmetlerini ücretsiz verdiğimizi gözardı ediyor. Oysa birçok uzmana  göre virüsle mücadelenin etkin biçimde sürdürülmesi için bunun yapılması gerekiyor. Ücretsiz ve evrensel sağlık sistemi olmayan ülkeler ciddi dezavantajlarla karşı karşıya kalıyor.

 

Biz 2003 yılından itibaren sağlık  alanında reformlara imza atarak, bölgemizde ücretsiz sağlık hizmeti sunan az sayıda devletten biri hâline geldik. New England Journal of Medicine dergisinde de ifade edildiği üzere, Türkiye “sağlık alanında büyük eşitsizlikleri  ortadan kaldırarak tüm vatandaşlarını finansal  risklerden koruyacak iddialı bir sağlık reformu gerçekleştirdi. On yıl içinde sağlık hizmetleri evrensel ihâle   gelerek önemli iyileştirmeler yapıldı.”

 

Aynı zamanda sosyal mesafe kurallarını ciddiye alıyoruz. Tüm uluslararası uçuşları iptal ederek, iç hat uçuşlarını kısıtladık. Okulları, kafeleri ve restorantları kapatarak,  toplu ibadetleri durdurduk.  Ayrıca büyük şehirlerimizde hafta sonları sokağa çıkma kısıtlaması uygulayarak salgını kontrol altına alıyoruz.

 

Türkiye, virüste etkilenen ülkelerle seyahatleri kısıtlayan ve nihayet tamamen durduran ilk ülkelerden bir  oldu. Uçuşlar iptal edilmeden önce hemen yolcuları kontrolden geçirerek, semptom gösterenleri havalimanlarında tespit etmeye çaba gösterdik.

 

Ülkemiz, insanları hastalıktan korumaya çalışırken hangi ülkeden geldiklerine göre bir ayrım gözetmedi. Yunanistan’la kara sınırımıza bekleyen birçok Suriyeli sığınmacıyı geri getirerek  virüsün yayılmasını engelledik.  Ayrıca mülteci kamplarında ve Suriye’nin kuzeyindeki  yerlerinden edilmiş  insanlar nezdinde gerekli önlemleri aldık.

 

Koronavirüs salgınıyla kısıtlı kaynaklarla mücadele ederken, mücadelenin kolektif olduğunu ve hiçbir ülkenin  bu süreçte yalnız bırakılmaması  gerektiğini ifade ettik. Bu itibarla Türkiye, aralarında İtalya, İspanya, İran, Kosova, BosnaHersek,  Sırbistan,  Karadağ ve Kuzey Makedonya’nın olduğu birçok ülkeye yardımda bulundu.

 

Aynı zamanda yüksek risk grubunda yer alan büyüklerimize özel ihtimam gösterdik. 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımızın hareketliliğine kendi güvenlikleri açısından kısıtlama getirerek; yerel makamların, onların ihtiyaçlarını karşılamasını sağladık. Ne büyüklerimizi ne de gençlerimizi bu süreçte unutmadık.

 

Hatta daha da ileri giderek, salgın döneminde sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını bile karşıladık. Attığımız tüm adımlar, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda ve salgınla mücadelede benimsediğimiz insan odaklı ve insani yaklaşım çerçevesinde atıldı. 

 

Türkiye’nin Kovid-19 salgınıyla   mücadelesinin ve bu süreci nasıl doğru şekilde yönetebildiğinin incelenmesi çok önemlidir. Avrupa ve Asya kıtaları arasında geçiş noktası olan Türkiye, virüs nedeniyle ciddi kaygı duyulan İran ile komşudur. Ayrıca İstanbul Havalimanı, dünyanın en çok trafiğe sahip meydanlarındandır.

 

Tüm devletler, bugün ve önümüzdeki yıllar boyunca kriz yönetimleri hakkında sorgulanmaya açık olmalıdır. Bu süreçte neyin yanlış gittiğini ve gelecekte benzer salgınların nasıl  önlenebileceğini düşünmeye başlamak zorundayız.”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.