15.Fotoğraf Yarışması

Ani öfke patlamalarının gizli nedenleri

YAŞAM (AA) - Anadolu Ajansı | 15.07.2025 - 14:25, Güncelleme: 15.07.2025 - 16:21
 

Ani öfke patlamalarının gizli nedenleri

Günümüzde pek çok insanın daha çabuk öfkelendiği, en küçük sorunlarda bile büyük tepkiler verdiği gözlemleniyor.
Artan tahammülsüzlük hali, sadece stresli bir dönemin etkisi mi, yoksa daha derin, göz ardı edilen nedenler mi var? Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız’a göre sinirlilik, yalnızca kişilik yapısıyla ilgili değil; beden, zihin ve sinir sisteminin birlikte verdiği doğal bir tepki. Günümüz yaşam koşulları, bireyin sinir sistemini sürekli tetikte tutuyor. Maddi endişeler, belirsizlikler, sosyal baskılar ve yoğun tempo, kişinin kendini sürekli tehdit altındaymış gibi hissetmesine yol açıyor. Bu durum da öfke tepkilerinin daha sık ve şiddetli şekilde ortaya çıkmasına neden oluyor. Zihinsel yorgunluk ve geçmişin yükü Sinir sisteminin aşırı uyarılması yalnızca dış faktörlerden kaynaklanmıyor. Kalitesiz uyku, düzensiz beslenme ve hareketsizlik gibi etkenler de duyguların düzenlenmesini zorlaştırıyor. Ayrıca çocuklukta yaşanan ihmal, eleştirel aile tutumları ya da travmalar, sinir sisteminin hassasiyetini artırarak bireyin geçmişte yaşadıklarını bugünkü olaylara yansıtmasına neden olabiliyor. Kısacası, kişi bazen şimdiki ana değil, geçmişin kapanmamış hesaplarına tepki veriyor. Öfke bastırılmamalı, anlaşılmalı Toplumda yaygın olan "öfkeyi bastırmak gerekir" anlayışı ise sorunun çözümüne katkı sunmaktan uzak. Bastırılan öfke zamanla birikir ve kontrolsüz biçimde dışa vurulabilir. Bu nedenle öfkenin nedenlerini fark etmek, onu doğru yönetmenin ilk adımıdır. Öfke, vücudun bir şeylerin yolunda gitmediğine dair verdiği doğal bir işarettir. Beslenme düzeninin iyileştirilmesi, kafein ve şeker tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz yapılması ve sağlıklı bir uyku rutini oluşturulması gibi basit önlemler, sinirlilik halini önemli ölçüde azaltabilir. Ancak duygusal kökenli öfke söz konusuysa, kişinin iç dünyasına yönelmesi ve gerektiğinde bir uzmandan destek alması önemlidir. Psikolog Kaan Üçyıldız, özellikle nefes alışkanlıklarının bu süreçte önemli rol oynadığını belirtiyor: "Öfkelendiğimizde nefesimiz hızlanır ve yüzeysel hale gelir. Bu da beyne ‘tehlike var’ sinyali gönderir. Oysa bilinçli, derin nefes almak sinir sistemine güvenli bir durumda olduğumuz mesajını verir. Bu küçük ama etkili uygulama, öfke kontrolünde büyük fark yaratabilir." 
Günümüzde pek çok insanın daha çabuk öfkelendiği, en küçük sorunlarda bile büyük tepkiler verdiği gözlemleniyor.

Artan tahammülsüzlük hali, sadece stresli bir dönemin etkisi mi, yoksa daha derin, göz ardı edilen nedenler mi var?

Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız’a göre sinirlilik, yalnızca kişilik yapısıyla ilgili değil; beden, zihin ve sinir sisteminin birlikte verdiği doğal bir tepki. Günümüz yaşam koşulları, bireyin sinir sistemini sürekli tetikte tutuyor. Maddi endişeler, belirsizlikler, sosyal baskılar ve yoğun tempo, kişinin kendini sürekli tehdit altındaymış gibi hissetmesine yol açıyor. Bu durum da öfke tepkilerinin daha sık ve şiddetli şekilde ortaya çıkmasına neden oluyor.

Zihinsel yorgunluk ve geçmişin yükü

Sinir sisteminin aşırı uyarılması yalnızca dış faktörlerden kaynaklanmıyor. Kalitesiz uyku, düzensiz beslenme ve hareketsizlik gibi etkenler de duyguların düzenlenmesini zorlaştırıyor. Ayrıca çocuklukta yaşanan ihmal, eleştirel aile tutumları ya da travmalar, sinir sisteminin hassasiyetini artırarak bireyin geçmişte yaşadıklarını bugünkü olaylara yansıtmasına neden olabiliyor. Kısacası, kişi bazen şimdiki ana değil, geçmişin kapanmamış hesaplarına tepki veriyor.

Öfke bastırılmamalı, anlaşılmalı

Toplumda yaygın olan "öfkeyi bastırmak gerekir" anlayışı ise sorunun çözümüne katkı sunmaktan uzak. Bastırılan öfke zamanla birikir ve kontrolsüz biçimde dışa vurulabilir. Bu nedenle öfkenin nedenlerini fark etmek, onu doğru yönetmenin ilk adımıdır. Öfke, vücudun bir şeylerin yolunda gitmediğine dair verdiği doğal bir işarettir.

Beslenme düzeninin iyileştirilmesi, kafein ve şeker tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz yapılması ve sağlıklı bir uyku rutini oluşturulması gibi basit önlemler, sinirlilik halini önemli ölçüde azaltabilir. Ancak duygusal kökenli öfke söz konusuysa, kişinin iç dünyasına yönelmesi ve gerektiğinde bir uzmandan destek alması önemlidir.

Psikolog Kaan Üçyıldız, özellikle nefes alışkanlıklarının bu süreçte önemli rol oynadığını belirtiyor: "Öfkelendiğimizde nefesimiz hızlanır ve yüzeysel hale gelir. Bu da beyne ‘tehlike var’ sinyali gönderir. Oysa bilinçli, derin nefes almak sinir sistemine güvenli bir durumda olduğumuz mesajını verir. Bu küçük ama etkili uygulama, öfke kontrolünde büyük fark yaratabilir." 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.