15.Fotoğraf Yarışması

Kanal ve Yenişehir Rezerv Yapı Alanı Projesi, yağma, talan, rant ve betonlaştırma projesidir!

Gündem 26.06.2025 - 17:00, Güncelleme: 26.06.2025 - 17:00
 

Kanal ve Yenişehir Rezerv Yapı Alanı Projesi, yağma, talan, rant ve betonlaştırma projesidir!

Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, Kanal İstanbul’a ilişkin itiraz dilekçesi kampanyası için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, “Adına ‘Kanal İstanbul’ denilen su yolu projesi başlamadı belki ama yağması, talanı, betonlaşması başladı” denildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Sazlıbosna’da 2,5 milyon metrekarelik bir alanda yeni bir imar planını daha askıya çıkarmasının ardından harekete geçen Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, başlattığı imza kampanyasını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde açıklama yaparak duyurdu. Bölgenin İstanbul’a içme suyu sağlayan kaynaklardan biri olan Sazlıdere barajının dibinde olduğu vurgulanırken, mutlak ve kısa mesafe koruma alanında onlarca iş makinasının durmaksızın çalıştığı belirtildi. Söz konusu planların İstanbul’un ve ülkemizin geleceği için kabul edilemez riskler barındırdığı ifade edilirken, “Hukuki Güvensizlik ve Üst Mahkeme Kararlarının Sürekli Bozulması, Kamu Yararı İlkesine Aykırılık ve Şeffaflık Eksikliği, "Sosyal Konut" Niteliği Taşıyor İddiası Gerçek Dışı Olup, Rant Odaklı Bir Projedir, İstanbul'un Su Kaynakları Tehdit Altındadır, Tarım ve Mera Alanları Yok Edilmektedir, Parçacıl Planlama Yaklaşımı ve Ekolojik Bütünlüğün Bozulması, Artan Nüfus Yoğunluğu ve Altyapı Yetersizlikleri” başlıklarıyla düzenlenen itiraz dilekçesi de müdürlüğe teslim edildi. Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu adına Berna Yeşilyur’un okuduğu basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı. Adına “Kanal İstanbul” denilen su yolu projesi başlamadı belki ama yağması, talanı, betonlaşması başladı. Halkın, bilim insanlarının, belediyelerin itirazlarına rağmen, yerel seçim öncesi sarf edilen “Söz veriyoruz! İstanbulluların gündeminde olmayan hiçbir şey, bizim de gündemimizde olmayacak!” sözlerine rağmen İstanbul’un nadir doğal alanları yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sazlıbosna’da 2,5 milyon metrekarelik bir alanda yeni bir imar planı daha askıya çıkardı. Daha önce Baklalı’da yapımı başlanan 3750 konutluk TOKİ projesi, 12897 bağımsız birimden oluşan Dursunköy Emlak Konut projesi ve şimdi de Sazlıbosna’da Kanal ve Yenişehir Rezerv Yapı Alanı Projesi bir yağma, talan, rant projesidir. Betonlaştırma projesidir. Bu projeye neden karşı çıktığımızı daha önce defalarca anlattık. 2011 yılında “çılgın proje” adıyla ortaya atılan kanal projesi hala hayata geçmediyse işte bu bıkmadan usanmadan anlatmaların, itirazların, yağmur, kar demeden yapılan eylemlerin, itiraz dilekçesi kuyruklarının, açılan davaların, kaybetmekten korkan iktidarın halk iradesine darbe vurarak cezaevine attıklarının içerden dışarıya verdiği “yaptırmayacağız” seslerinin sayesindedir. Alelacele plan revizeleri yapsanız da iş makinası orduları yığsanız da halk iradesini rehin alsanız da biz bu rant projesine karşı direnmeye devam edeceğiz. Bugün; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü’ne gelmemize neden olan imar planlarına itiraz nedenlerimizi kısaca özetleyelim: İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Sazlıbosna Mahallesi, Batı Kısım, Yenişehir Rezerv Yapı Alanının Bir Kısmına İlişkin 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planlarına İtirazımız var!   Bu rant projesinin planlama alanı, İstanbul'un önemli içme suyu kaynaklarından Sazlıdere Barajı havzasına doğrudan yakın konumdadır. Sazlıdere Barajı'nın içme suyu vasfının düşürülmesi kararının kamuoyundan ve İSKİ'den dahi gizlenerek alınması, projenin şeffaflık ve kamu yararı ilkeleriyle çeliştiğini açıkça ortaya koymaktadır. Havza mevzuatına göre mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir yapıya izin verilmemesi gerekirken, bu planda söz konusu alanlarda yapılaşmaya izin verilmiştir. Bu yapılaşma, yüzey akışını artırarak baraj suyunun kirlenmesine ve yeraltı suyu beslenmesinin azalmasına neden olacaktır. Sazlıdere Barajı'nın fiilen içme suyu kapasitesinin sıfırlanması, İstanbul'un su güvenliği açısından kabul edilemez bir krize yol açacaktır.   Planlama alanı ve yakın çevresindeki tarım ve mera alanları, bu planla yoğun yapılaşma baskısı altına girecektir. Bu durum, sadece yerel tarımsal üretimi ve hayvancılığı 24 bin 874 konutluk yeni TOKİ projesi. Bu projeler için açılan yollar, taşınan hafriyatlar, yok edilen tarım alanları ve doğal yaşam... “Kanal İstanbul”un esas olarak bir su yolu projesi değil inşaat ve rant projesi olduğunu daha önce defalarca söyledik. Birkaç şirket kazanacak diye İstanbul havasını, suyunu, nefesini kaybediyor. Olumsuz etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda İstanbul'un gıda güvenliğine ve kırsal ekonomisine de ciddi zararlar verecektir. Oysa bu bölge barındırdığı ekolojik değerler, su havzaları ve tarımsal niteliği itibarıyla yapılaşmaya açılmak yerine mutlak koruma statüsüyle ele alınması gereken bir bölgedir.   Yenişehir projesiyle bu alana eklenecek 2 milyona yakın nüfusun kente getireceği altyapı, arıtma tesisi, ulaşım ve içme suyu ihtiyacı gibi ek yükler, kamuya önemli maliyetler getirecektir. Dahası deprem riski bu kadar yüksek bir şehirde nüfusu arttırıcı projeler yerine eldeki kaynakların kenti depreme dirençli hale getirmeye harcanması gerektiği ortadadır.   Kanal İstanbul ve Yenişehir Projesi kapsamında hazırlanan farklı ölçekteki planlar hakkında yerel mahkemelerce iptal veya yürütmeyi durdurma kararları verilmiş olmasına rağmen, bu kararların üst mahkemelerce sürekli bozulmaktadır. Talimatlı yargı iktidarın elinde bir oyuncağa dönmüş durumda. Plan davalarındaki tutarsızlık da bunun kanıtıdır.   İptal edilen mahkeme kararlarında belirtildiği üzere, rezerv yapı alanı kararları, mevzuata, şehircilik ilkelerine, kentsel dönüşüm esasları ve tekniklerine aykırıdır. Planın dayanağı olan rezerv yapı alanı kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Üstelik projenin ÇED raporunun da bir dayanağı kalmamıştır. 2020 yılı başında onaylanan ve 5 buçuk yıldır davası süren Çevresel Etki Değerlendirme raporu ile ilgili, lehte gelen bilirkişi raporuna rağmen mahkeme ne iptal ne de yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Ama zaten biliyoruz ki 5 yıl önce yapılan bir ÇED raporunun artık geçerliliği yoktur.   TOKİ’nin beton dağları "250 Bin Sosyal Konut Projesi" kapsamında yapılıyor diye kamuoyu yanıltılmaktadır. İnşa edilen yapıların sosyal konut standartlarında olmadığı, vatandaşların barınma ihtiyacını karşılama amacı gütmediğini, aksine lüks konut üretimi ve emlak odaklı bir rant projesi olduğu görülmektedir. Zaten büyük bir çoğunluğu asgari ücretle çalışan insanların nasıl ev alacağının matematiğini yapmayı Maliye Bakanı’na bırakıyoruz. İstanbul’un suyunu, son kalan tarım alanlarını, meralarını, doğal varlıklarını yok edecek, betona boğacak bu yıkım ve rant projesinin imar planlarına sizler de 2 Temmuz tarihine kadar www.e-plan.gov.tr adresi üzerinden ve Çevre ve şehircilik il müdürlüklerine doğrudan başvurarak itiraz edebilirsiniz. Kanala, ranta, talana izin vermeyeceğiz. T.C. ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI İSTANBUL İL MÜDÜRLÜĞÜNE VERİLEN İTİRAZ DİLEKÇESİNDE İSE ŞU İFADELERE YER VERİLDİ Konu: İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Sazlıbosna Mahallesi, Batı Kısım, Yenişehir Rezerv Yapı Alanının Bir Kısmına İlişkin NİP-341094780 plan işlem numaralı 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ve UİP-341094783 plan işlem numaralı 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planlarına İtiraz Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 10.06.2025 tarihinde re'sen onaylanan ve 17.06.2025 tarihinden itibaren askıya çıkarılan yukarıda belirtilen imar planlarına aşağıda sunulan gerekçelerle itiraz etmekteyiz. Bu planlar, İstanbul'umuzun ve ülkemizin geleceği için kabul edilemez riskler barındırmaktadır. 1. Hukuki Güvensizlik ve Üst Mahkeme Kararlarının Sürekli Bozulması: Kanal İstanbul ve Yenişehir Projesi kapsamında hazırlanan farklı ölçekteki planlar hakkında yerel mahkemelerce iptal veya yürütmeyi durdurma kararları verilmiş olmasına rağmen, bu kararların üst mahkemelerce sürekli bozulduğu görülmektedir. Özellikle 23.12.2019 tarihli Çevre Düzeni Planı değişikliğine ilişkin davada İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin iptal kararının, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi tarafından 04.02.2025 tarihinde kaldırılması ve dosyanın yeniden incelenmek üzere geri gönderilmesi, hukuki süreçlerdeki belirsizliği ve güvensizliği artırmaktadır. Benzer durumlar, 25.03.2021 tarihli 1., 2. ve 3. Etap nazım ve uygulama imar planları ile diğer plan değişiklikleri hakkında alınan iptal kararlarının da üst mahkemelerce bozulmasıyla devam etmektedir. Bu durum, yargı kararlarının istikrarını zedelemekte ve kamuoyunun hukuka olan güvenini sarsmaktadır. 2. Kamu Yararı İlkesine Aykırılık ve Şeffaflık Eksikliği: İptal edilen mahkeme kararlarında belirtildiği üzere, rezerv yapı alanı kararlarının ayrıntılı inceleme ve araştırma yapılmaksızın hazırlandığı, mevzuata, şehircilik ilkelerine, kentsel dönüşüm esasları ve tekniklerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Planın dayanağı olan rezerv yapı alanı kararının hukuka aykırı bulunması, revizyon şeklinde hazırlanması gerekirken plan değişikliği şeklinde hazırlanması ve kentsel teknik altyapı değerlendirme raporunun bulunmaması da planın mevzuata, planlama esasları ve şehircilik ilkelerine aykırı olduğunu göstermektedir. Sazlıdere Barajı'nın içme suyu vasfının düşürülmesi kararının kamuoyundan ve İSKİ'den dahi gizlenerek alınması, projenin şeffaflık ve kamu yararı ilkeleriyle çeliştiğini açıkça ortaya koymaktadır. 3. "Sosyal Konut" Niteliği Taşıyor İddiası Gerçek Dışı Olup, Rant Odaklı Bir Projedir: Plan açıklama raporunda "250 Bin Sosyal Konut Projesi" kapsamında değerlendirildiği belirtilse de, planda kişi başı 50 metrekarelik konut alanı öngörülmektedir. Ortalama bir sosyal konutun 75 metrekare olduğu göz önüne alındığında, bu konutların gerçekte sosyal konut niteliği taşımadığı aşikârdır. Bu durum, projenin dar gelirli vatandaşların barınma ihtiyacını karşılama amacı gütmediğini, aksine lüks konut üretimi ve emlak odaklı bir rant projesi olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca, ülke nüfusunun büyük bir kısmının asgari ücretin iki katından az kazandığı bir durumda, bu konutların ücretlerinin ne kadar olacağı ve kimler tarafından alınacağı belirsizliğini korumaktadır. 4. İstanbul'un Su Kaynakları Tehdit Altındadır: Planlama alanı, İstanbul'un önemli içme suyu kaynaklarından Sazlıdere Barajı havzasına doğrudan yakın konumdadır. Plan raporlarında Sazlıdere Barajı'nın 15.09.2022 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı ile içme suyu vasfını yitirdiği belirtilse de, bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmamış ve İSKİ'ye tebliğ edilmemiş olması büyük bir şeffaflık sorunudur. Havza mevzuatına göre mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir yapıya izin verilmemesi gerekirken, bu planda söz konusu alanlarda yapılaşmaya izin verilmiş ve yerleşime açılmıştır. Bu yapılaşma, yüzey akışını artırarak baraj suyunun kirlenmesine ve yeraltı suyu beslenmesinin azalmasına neden olacaktır. Sazlıdere Barajı'nın fiilen içme suyu kapasitesinin sıfırlanması, İstanbul'un su güvenliği açısından kabul edilemez bir krize yol açacaktır. 5. Tarım ve Mera Alanları Yok Edilmektedir: Planlama alanı ve yakın çevresindeki tarım ve mera alanları, bu planla yoğun yapılaşma baskısı altına girecektir. Bu durum, sadece yerel tarımsal üretimi ve hayvancılığı olumsuz etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda İstanbul'un gıda güvenliğine ve kırsal ekonomisine de ciddi zararlar verecektir. 6. Parçacıl Planlama Yaklaşımı ve Ekolojik Bütünlüğün Bozulması: Söz konusu plan, Yenişehir Rezerv Yapı Alanı'nın bütüncül bir yaklaşımla ele alınması yerine "Batı Kısım" olarak adlandırılan belirli bir bölümüne odaklanmaktadır. Bu durum, alanın parça parça yapılaşmaya açılma stratejisinin bir göstergesidir ve gelecekte kentsel dokuda plansız büyümeye, koordinasyon eksikliklerine ve doğal ekosistemin geri dönülemez tahribatına yol açma riski taşımaktadır. Yenişehir Rezerv Yapı Alanı, barındırdığı ekolojik değerler, su havzaları ve tarımsal niteliği itibarıyla yapılaşmaya açılmak yerine mutlak koruma statüsüyle ele alınması gereken bir bölgedir. 7. Artan Nüfus Yoğunluğu ve Altyapı Yetersizlikleri: Planda tüm yoğunlukların 240 kişi/hektar olarak belirlenmesi, alanda inşaat ve nüfus yoğunluğunun ciddi şekilde artırıldığını göstermektedir. Kentin hali hazırda 16 milyon nüfus barındırdığı ve planların kapasite nüfusunun yaklaşık 25 milyon olduğu göz önüne alındığında, bu alana eklenecek 2 milyona yakın nüfusun kente getireceği altyapı, arıtma tesisi, ulaşım ve içme suyu ihtiyacı gibi ek yükler, kamuya önemli maliyetler getirecektir. İSKİ'ye 3 milyar dolar (yaklaşık 118 milyar TL) ek yük getireceği öngörülen arıtma tesisi yatırımı da bu maliyetlerin sadece bir örneğidir. Yukarıda sıralanan gerekçelerle, söz konusu Revizyon Nazım ve Uygulama İmar Planlarının iptal edilmesini, İstanbul'un doğal kaynaklarının ve geleceğinin korunmasını, planlama süreçlerinin şeffaf ve kamu yararı odaklı yürütülmesini talep etmekteyiz. Gereğini bilgilerinize arz ederim. Saygılarımızla
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, Kanal İstanbul’a ilişkin itiraz dilekçesi kampanyası için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, “Adına ‘Kanal İstanbul’ denilen su yolu projesi başlamadı belki ama yağması, talanı, betonlaşması başladı” denildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Sazlıbosna’da 2,5 milyon metrekarelik bir alanda yeni bir imar planını daha askıya çıkarmasının ardından harekete geçen Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, başlattığı imza kampanyasını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü önünde açıklama yaparak duyurdu.

Bölgenin İstanbul’a içme suyu sağlayan kaynaklardan biri olan Sazlıdere barajının dibinde olduğu vurgulanırken, mutlak ve kısa mesafe koruma alanında onlarca iş makinasının

durmaksızın çalıştığı belirtildi. Söz konusu planların İstanbul’un ve ülkemizin geleceği için kabul edilemez riskler barındırdığı ifade edilirken, “Hukuki Güvensizlik ve Üst Mahkeme Kararlarının Sürekli Bozulması, Kamu Yararı İlkesine Aykırılık ve Şeffaflık Eksikliği, "Sosyal Konut" Niteliği Taşıyor İddiası Gerçek Dışı Olup, Rant Odaklı Bir Projedir, İstanbul'un Su Kaynakları Tehdit Altındadır, Tarım ve Mera Alanları Yok Edilmektedir, Parçacıl Planlama Yaklaşımı ve Ekolojik Bütünlüğün Bozulması, Artan Nüfus Yoğunluğu ve Altyapı Yetersizlikleri” başlıklarıyla düzenlenen itiraz dilekçesi de müdürlüğe teslim edildi.

Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu adına Berna Yeşilyur’un okuduğu basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı.

Adına “Kanal İstanbul” denilen su yolu projesi başlamadı belki ama yağması, talanı, betonlaşması başladı. Halkın, bilim insanlarının, belediyelerin itirazlarına rağmen, yerel seçim öncesi sarf edilen “Söz veriyoruz! İstanbulluların gündeminde olmayan hiçbir şey, bizim de gündemimizde olmayacak!” sözlerine rağmen İstanbul’un nadir doğal alanları yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya.

Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sazlıbosna’da 2,5 milyon metrekarelik bir alanda yeni bir imar planı daha askıya çıkardı. Daha önce Baklalı’da yapımı başlanan 3750 konutluk TOKİ projesi, 12897 bağımsız birimden oluşan Dursunköy Emlak Konut projesi ve şimdi de Sazlıbosna’da

Kanal ve Yenişehir Rezerv Yapı Alanı Projesi bir yağma, talan, rant projesidir. Betonlaştırma projesidir.

Bu projeye neden karşı çıktığımızı daha önce defalarca anlattık. 2011 yılında “çılgın proje” adıyla ortaya atılan kanal projesi hala hayata geçmediyse işte bu bıkmadan usanmadan anlatmaların, itirazların, yağmur, kar demeden yapılan eylemlerin, itiraz dilekçesi kuyruklarının, açılan davaların, kaybetmekten korkan iktidarın halk iradesine darbe vurarak cezaevine attıklarının içerden dışarıya verdiği “yaptırmayacağız” seslerinin sayesindedir. Alelacele plan revizeleri yapsanız da iş makinası orduları yığsanız da halk iradesini rehin alsanız da biz bu rant projesine karşı direnmeye devam edeceğiz.

Bugün; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü’ne gelmemize neden olan imar planlarına itiraz nedenlerimizi kısaca özetleyelim:

İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Sazlıbosna Mahallesi, Batı Kısım, Yenişehir Rezerv Yapı Alanının Bir Kısmına İlişkin 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planlarına İtirazımız var!

  Bu rant projesinin planlama alanı, İstanbul'un önemli içme suyu kaynaklarından Sazlıdere Barajı havzasına doğrudan yakın konumdadır. Sazlıdere Barajı'nın içme suyu vasfının düşürülmesi kararının kamuoyundan ve İSKİ'den dahi gizlenerek alınması, projenin şeffaflık ve kamu yararı ilkeleriyle çeliştiğini açıkça ortaya koymaktadır. Havza mevzuatına göre mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir yapıya izin verilmemesi gerekirken, bu planda söz konusu alanlarda yapılaşmaya izin verilmiştir. Bu yapılaşma, yüzey akışını artırarak baraj suyunun kirlenmesine ve yeraltı suyu beslenmesinin azalmasına neden olacaktır. Sazlıdere Barajı'nın fiilen içme suyu kapasitesinin sıfırlanması, İstanbul'un su güvenliği açısından kabul edilemez bir krize yol açacaktır.

  Planlama alanı ve yakın çevresindeki tarım ve mera alanları, bu planla yoğun yapılaşma baskısı altına girecektir. Bu durum, sadece yerel tarımsal üretimi ve hayvancılığı

24 bin 874 konutluk yeni TOKİ projesi. Bu projeler için açılan yollar, taşınan hafriyatlar, yok edilen tarım alanları ve doğal yaşam... “Kanal İstanbul”un esas olarak bir su yolu projesi değil inşaat ve rant projesi olduğunu daha önce defalarca söyledik. Birkaç şirket kazanacak diye İstanbul havasını, suyunu, nefesini kaybediyor. Olumsuz etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda İstanbul'un gıda güvenliğine ve kırsal ekonomisine de ciddi zararlar verecektir. Oysa bu bölge barındırdığı ekolojik değerler, su havzaları ve tarımsal niteliği itibarıyla yapılaşmaya açılmak yerine mutlak koruma statüsüyle ele alınması gereken bir bölgedir.

  Yenişehir projesiyle bu alana eklenecek 2 milyona yakın nüfusun kente getireceği altyapı, arıtma tesisi, ulaşım ve içme suyu ihtiyacı gibi ek yükler, kamuya önemli maliyetler getirecektir. Dahası deprem riski bu kadar yüksek bir şehirde nüfusu arttırıcı projeler yerine eldeki kaynakların kenti depreme dirençli hale getirmeye harcanması gerektiği ortadadır.

  Kanal İstanbul ve Yenişehir Projesi kapsamında hazırlanan farklı ölçekteki planlar hakkında yerel mahkemelerce iptal veya yürütmeyi durdurma kararları verilmiş olmasına rağmen, bu kararların üst mahkemelerce sürekli bozulmaktadır. Talimatlı yargı iktidarın elinde bir oyuncağa dönmüş durumda. Plan davalarındaki tutarsızlık da bunun kanıtıdır.

  İptal edilen mahkeme kararlarında belirtildiği üzere, rezerv yapı alanı kararları, mevzuata, şehircilik ilkelerine, kentsel dönüşüm esasları ve tekniklerine aykırıdır. Planın dayanağı olan rezerv yapı alanı kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Üstelik projenin ÇED raporunun da bir dayanağı kalmamıştır. 2020 yılı başında onaylanan ve 5 buçuk yıldır davası süren Çevresel Etki Değerlendirme raporu ile ilgili, lehte gelen bilirkişi raporuna rağmen mahkeme ne iptal ne de yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Ama zaten biliyoruz ki 5 yıl önce yapılan bir ÇED raporunun artık geçerliliği yoktur.

  TOKİ’nin beton dağları "250 Bin Sosyal Konut Projesi" kapsamında yapılıyor diye kamuoyu yanıltılmaktadır. İnşa edilen yapıların sosyal konut standartlarında olmadığı, vatandaşların barınma ihtiyacını karşılama amacı gütmediğini, aksine lüks konut üretimi ve emlak odaklı bir rant projesi olduğu görülmektedir. Zaten büyük bir çoğunluğu asgari ücretle çalışan insanların nasıl ev alacağının matematiğini yapmayı Maliye Bakanı’na bırakıyoruz.
İstanbul’un suyunu, son kalan tarım alanlarını, meralarını, doğal varlıklarını yok edecek, betona boğacak bu yıkım ve rant projesinin imar planlarına sizler de 2 Temmuz tarihine kadar www.e-plan.gov.tr adresi üzerinden ve Çevre ve şehircilik il müdürlüklerine doğrudan başvurarak itiraz edebilirsiniz.
Kanala, ranta, talana izin vermeyeceğiz.

T.C. ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI İSTANBUL İL MÜDÜRLÜĞÜNE VERİLEN İTİRAZ DİLEKÇESİNDE İSE ŞU İFADELERE YER VERİLDİ

Konu: İstanbul İli, Arnavutköy İlçesi, Sazlıbosna Mahallesi, Batı Kısım, Yenişehir Rezerv Yapı Alanının Bir Kısmına İlişkin NİP-341094780 plan işlem numaralı 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ve UİP-341094783 plan işlem numaralı 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planlarına İtiraz

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 10.06.2025 tarihinde re'sen onaylanan ve 17.06.2025 tarihinden itibaren askıya çıkarılan yukarıda belirtilen imar planlarına aşağıda sunulan gerekçelerle itiraz etmekteyiz. Bu planlar, İstanbul'umuzun ve ülkemizin geleceği için kabul edilemez riskler barındırmaktadır.

1. Hukuki Güvensizlik ve Üst Mahkeme Kararlarının Sürekli Bozulması: Kanal İstanbul ve Yenişehir Projesi kapsamında hazırlanan farklı ölçekteki planlar hakkında yerel mahkemelerce iptal veya yürütmeyi durdurma kararları verilmiş olmasına rağmen, bu kararların üst mahkemelerce sürekli bozulduğu görülmektedir. Özellikle 23.12.2019 tarihli Çevre Düzeni Planı değişikliğine ilişkin davada İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin iptal kararının, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi tarafından 04.02.2025 tarihinde kaldırılması ve dosyanın yeniden incelenmek üzere geri gönderilmesi, hukuki süreçlerdeki belirsizliği ve güvensizliği artırmaktadır. Benzer durumlar, 25.03.2021 tarihli 1., 2. ve 3. Etap nazım ve uygulama imar planları ile diğer plan değişiklikleri hakkında alınan iptal kararlarının da üst mahkemelerce bozulmasıyla devam etmektedir. Bu durum, yargı kararlarının istikrarını zedelemekte ve kamuoyunun hukuka olan güvenini sarsmaktadır.

2. Kamu Yararı İlkesine Aykırılık ve Şeffaflık Eksikliği: İptal edilen mahkeme kararlarında belirtildiği üzere, rezerv yapı alanı kararlarının ayrıntılı inceleme ve araştırma yapılmaksızın hazırlandığı, mevzuata, şehircilik ilkelerine, kentsel dönüşüm esasları ve tekniklerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Planın dayanağı olan rezerv yapı alanı kararının hukuka aykırı bulunması, revizyon şeklinde hazırlanması gerekirken plan değişikliği şeklinde hazırlanması ve kentsel teknik altyapı değerlendirme raporunun bulunmaması da planın mevzuata, planlama esasları ve şehircilik ilkelerine aykırı olduğunu göstermektedir. Sazlıdere Barajı'nın içme suyu vasfının düşürülmesi kararının kamuoyundan ve İSKİ'den dahi gizlenerek alınması, projenin şeffaflık ve kamu yararı ilkeleriyle çeliştiğini açıkça ortaya koymaktadır.

3. "Sosyal Konut" Niteliği Taşıyor İddiası Gerçek Dışı Olup, Rant Odaklı Bir Projedir: Plan açıklama raporunda "250 Bin Sosyal Konut Projesi" kapsamında değerlendirildiği belirtilse de, planda kişi başı 50 metrekarelik konut alanı öngörülmektedir. Ortalama bir sosyal konutun 75 metrekare olduğu göz önüne alındığında, bu konutların gerçekte sosyal konut niteliği taşımadığı aşikârdır. Bu durum, projenin dar gelirli vatandaşların barınma ihtiyacını karşılama amacı gütmediğini, aksine lüks konut üretimi ve emlak odaklı bir rant projesi olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca, ülke nüfusunun büyük bir kısmının asgari ücretin iki katından az kazandığı bir durumda, bu konutların ücretlerinin ne kadar olacağı ve kimler tarafından alınacağı belirsizliğini korumaktadır.

4. İstanbul'un Su Kaynakları Tehdit Altındadır: Planlama alanı, İstanbul'un önemli içme suyu kaynaklarından Sazlıdere Barajı havzasına doğrudan yakın konumdadır. Plan raporlarında Sazlıdere Barajı'nın 15.09.2022 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı ile içme suyu vasfını yitirdiği belirtilse de, bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmamış ve

İSKİ'ye tebliğ edilmemiş olması büyük bir şeffaflık sorunudur. Havza mevzuatına göre mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir yapıya izin verilmemesi gerekirken, bu planda söz konusu alanlarda yapılaşmaya izin verilmiş ve yerleşime açılmıştır. Bu yapılaşma, yüzey akışını artırarak baraj suyunun kirlenmesine ve yeraltı suyu beslenmesinin azalmasına neden olacaktır. Sazlıdere Barajı'nın fiilen içme suyu kapasitesinin sıfırlanması, İstanbul'un su güvenliği açısından kabul edilemez bir krize yol açacaktır.

5. Tarım ve Mera Alanları Yok Edilmektedir: Planlama alanı ve yakın çevresindeki tarım ve mera alanları, bu planla yoğun yapılaşma baskısı altına girecektir. Bu durum, sadece yerel tarımsal üretimi ve hayvancılığı olumsuz etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda İstanbul'un gıda güvenliğine ve kırsal ekonomisine de ciddi zararlar verecektir.

6. Parçacıl Planlama Yaklaşımı ve Ekolojik Bütünlüğün Bozulması: Söz konusu plan, Yenişehir Rezerv Yapı Alanı'nın bütüncül bir yaklaşımla ele alınması yerine "Batı Kısım" olarak adlandırılan belirli bir bölümüne odaklanmaktadır. Bu durum, alanın parça parça yapılaşmaya açılma stratejisinin bir göstergesidir ve gelecekte kentsel dokuda plansız büyümeye, koordinasyon eksikliklerine ve doğal ekosistemin geri dönülemez tahribatına yol açma riski taşımaktadır. Yenişehir Rezerv Yapı Alanı, barındırdığı ekolojik değerler, su havzaları ve tarımsal niteliği itibarıyla yapılaşmaya açılmak yerine mutlak koruma statüsüyle ele alınması gereken bir bölgedir.

7. Artan Nüfus Yoğunluğu ve Altyapı Yetersizlikleri: Planda tüm yoğunlukların 240 kişi/hektar olarak belirlenmesi, alanda inşaat ve nüfus yoğunluğunun ciddi şekilde artırıldığını göstermektedir. Kentin hali hazırda 16 milyon nüfus barındırdığı ve planların kapasite nüfusunun yaklaşık 25 milyon olduğu göz önüne alındığında, bu alana eklenecek 2 milyona yakın nüfusun kente getireceği altyapı, arıtma tesisi, ulaşım ve içme suyu ihtiyacı gibi ek yükler, kamuya önemli maliyetler getirecektir. İSKİ'ye 3 milyar dolar (yaklaşık 118 milyar TL) ek yük getireceği öngörülen arıtma tesisi yatırımı da bu maliyetlerin sadece bir örneğidir.

Yukarıda sıralanan gerekçelerle, söz konusu Revizyon Nazım ve Uygulama İmar Planlarının iptal edilmesini, İstanbul'un doğal kaynaklarının ve geleceğinin korunmasını, planlama süreçlerinin şeffaf ve kamu yararı odaklı yürütülmesini talep etmekteyiz.

Gereğini bilgilerinize arz ederim. Saygılarımızla

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yurt-haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.